| DHKC'den Açıklama
Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi 28 Temmuz 2008 tarihinde Ergenekon İddianamesi ile ilgili bir açıklama yaptı. DHKC'nin yaptığı 374 nolu açıklamayı yayınlıyoruz.

Birbirlerini Yerken Bile Devrime Saldırıyorlar

Kim katliamcı, kim kontrgerillacılarla içli dışlı; Kim halk düşmanı, kim halktan yana; Türkiye halkları biliyor. Gerçekler karartılamaz; düzenin pislikleri devrimcilere bulaştırılamaz!

Ergenekon İddianamesi açıklandı. 2500 sayfalık iddianamede oligarşi içi it dalaşının hesabı görülürken, iddianamenin sayısız sayfası devrimcilere karşı karalamalara, iftiralara ayrıldı. Böyle olması doğaldı; çünkü oligarşinin tüm kesimleri, kendi aralarındaki kavga hangi düzeyde olursa olsun, asıl olarak devrimle, devrimcilerle savaş halindedirler.
Bu yüzden, AKP’nin savcılarının oligarÅŸi içindeki kanlı ve kirli olayları ortaya dökerken, kendi muhaliflerini sindirmek için senaryolar yaparken, Partimize, Cephemize, baÅŸta önderimiz olmak üzere çeÅŸitli yoldaÅŸlarımıza yönelik iftiralarda bulunulmuÅŸtur.
Türkiye halkına ve tüm basın yayın kuruluÅŸlarına açıkça belirtiriz ki; Ergenekon İddianamesi’nde örgütümüzle, yoldaÅŸlarımızla ilgili her kelime uydurmadır. O sayfalarda yer verilen hiçbir iddianın gerçekle ilgisi yoktur.

Bu iddianame, örgütümüze yönelik boyutuyla, bir psikolojik savaş saldırısıdır

Generallere ve onlarla işbirliği içindekilere ilişkin iddialar üzerine bir yorumda bulunmaya gerek yok. Generallerin neler yaptığı, işkencecilikleri, katliamcılıkları herkes tarafından bilinmektedir, onların kimliğine, kişiliğine ve yaptıklarına dair aslında sır olan bir şey de yoktur.
Dolayısıyla, sözü edilen katliamcılarla, provokatörlerle, kontrgerillacılarla örgütümüzün ve yoldaşlarımızın hiçbir ilişkisinin olamayacağı açıktır.
Örgütümüzün hiçbir koşulda ve hiçbir biçimde katliamcılarla ilişkisi olmamıştır. Olamaz. Bütün bunlar, kontrgerillanın psikolojik savaşıdır, uydurmadır.
Polis ve savcılık, her zamanki gibi örgütleri karalamak için kendince gizli tanıklar (muhtemelen itirafçılardır) çıkartmış, onların ağzından senaryolar yazıp ortalığa şaibe yayıyor.
İddianamede örgütümüze yönelik iftira ve karalamadan öte bir anlamı olmayan, fiilen saçmalıktan ve uydurmalardan öteye geçmeyen iddialara tek tek cevap vermeyi kendimiz için zul sayarız.
Gazi katliamı ve ayaklanması, tüm Gazililerin, tüm halkımızın, tüm dünyanın gözleri önünde yaÅŸanmıştır. Katliamın nasıl baÅŸlatıldığı, nasıl geliÅŸtiÄŸi bir sır deÄŸildir. Bütün Gazi halkı da DHKP-C’nin Gazi sürecindeki rolünü iyi bilir.
Önderimiz Dursun KarataÅŸ’ın Abdullah Çatlı veya Veli Küçük gibi halk düşmanlarıyla doÄŸrudan veya aracılar vasıtasıyla görüştüğü iddiaları, saçmalık ve uydurmadır. Bunun saçma ve uydurma olduÄŸunu hiç kuÅŸku yok ki en baÅŸta bu iddianamenin yazıcıları bilmektedir. Bütün amaç devrimcileri karalamaktır. Bunlar AKP’nin devrimcileri küçük düşürmek için baÅŸvurduÄŸu psikolojik savaÅŸ yöntemleridir.
Bütün bunlar ortadayken, Gazi katliamını bile bu şekilde çarpıtmaya çalışan bir savcılık, gözünü karartmış bir psikolojik harekat merkezi gibi çalışıyor demektir. Hazırlanan iddianame, hukuk tarihinde nereye oturacağı konusunda farklı yorumlar yapılabilir, fakat iddianamenin kontrgerillanın psikolojik savaş derslerinde kullanılabilecek bir metin olmaya aday olduğu kesindir.

Örgütümüzün özel hedef yapılması, nedensiz değildir!
Hazmedemedikleri bir tekelcinin cezalandırılmasıdır.
Hazmedemedikleri halk düşmanı generallerden hesap sorulmasıdır.

Devrimci Sol ve DHKP-C, düşünceleri ile, eylem biçimi ile, kültürü ve gelenekleriyle Türkiye Devrimci Hareketinde yeni bir çığır açmıştır. Dünyada ve ülkemizde yaşanan tüm alt üst oluşlara, darbelere, karşı-devrimlere rağmen, ideolojisinden, iddiasından, ilkelerinden ve devrim hedefinden asla vazgeçmeyen devrimci hareketimiz, bu özelliği nedeniyle, onyıllardır emperyalizm ve oligarşinin öncelikli hedefi olmuştur. İnfazlarda, katliamlarda kurşunlarıyla, psikolojik savaşın zehirli yalanlarıyla bizi yoketmeye, halkın gözünde şaibeli hale getirmeye çalışmışlardır.
Bir tekelci, Özdemir Sabancı, cezalandırılmış, katliamların, sömürünün, zulmün hesabı, bu düzenin sahiplerinden sorulmuştur. Bu gerçek hiçbir yalan ile karartılamaz. Oligarşinin tüm kesimleri, yıllardır bu eylemi hazmedememiştir. Bu iddianamenin sayfalarına yansıyan da işte bu tahammülsüzlüktür.
Halkımıza zulmeden kontrgerilla şeflerinden, generaller ya da polis şeflerinden hesap sorduk.
Halkın adalet özlemine cevap olan bu eylemleri karalamak için sayfalarca yalan doldurmuşlar iddianamelerine. Mücadelemizden, varlığımızdan duydukları rahatsızlık o kadar büyüktür ki, devrimcilerin fuhuşa, uyuşturucuya karşı yürüttükleri mücadeleyi bile iddianamede hedef tahtasına koyarak, bu soylu, onurlu mücadeleyi karalamaya çalışmışlardır.
Oysa, Savcı Zekeriya Öz ve ortakları, bu iftiralarla, karalamalarla uÄŸraÅŸacakları yerde, avukatlığına soyundukları Sabancılar’ı araÅŸtırsalardı, Ergenekon’un, 60 yıllık kontrgerillanın nice baÄŸlantılarına, nasıl finanse edildiÄŸi gibi sayısız bilgiye ulaşırlardı!

AKP, İddianamesini Yazdığı Kontrgerillanın Dışında Değildir

Kontrgerillanın ne olup olmadığını bütün Türkiye halkı bilmektedir. Amaç, devrimcilere kara çalarak kontrgerilla gerçeğini gizlemektir. Bu gizlenemez, karartılamaz. Her şey en çıplak biçimi ile ortadadır.
Bu iddianameyi yazan “AKP’nin hukukçuları”dır. AKP kendi kontrgerillasını oluÅŸturmakta belli bir mesafe katetmiÅŸ ve kontrgerillanın en klasik yöntemi olan devrimcilere karşı psikolojik savaşı uygulamaya baÅŸlamıştır.
Eğer böyle bir iddianameyi, AKP değil de, mesela Veli Küçükler AKP hakkında hazırlamış olsaydı, hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, devrimcilere yönelik bu tür suçlamalar, karalamalar aynen yer alırdı; tek fark, o zaman da kontrgerillacı generaller devrimcileri şeriatçı tarikatlarla ilişkilendirirlerdi!..
AKP de, Ergenekoncular da, işbirlikçidir ve faşizmin sürdürücüsüdür. Emperyalizmden, oligarşiden yana, halkın karşısındadırlar. Devrimciler karşısında amaçlarının da, yöntemlerinin de aynılığı da bunun kanıtından başka bir şey değildir.
Tüm halkımız, tüm aydınlar, halktan, emekten yana tüm güçler; AKP kontrgerillasının psikolojik savaş demagojileri karşısında uyanık ve duyarlı olmalıdır. Oligarşi içi it dalaşını sürdürürken, devrimcilere kara çalınmasına, devrimci mücadelenin karartılmasına izin verilmemelidir.
Bu iftira ve karalamalara sayfalarca yer ayıran, manÅŸetlerine çıkaran burjuva basını da uyarıyoruz: Ergenekon iddianamesini “kaynak” gösterip örgütümüze, önderimize karşı sürdürdüğünüz karalama kampanyasına son verin. Kontrgerillaya karşı çıkıyor görünürken, kontrgerillanın psikolojik savaşının hizmetinde olduÄŸunuzu görerek bu tavrı terketmelisiniz. Bu kampanyanın bir parçası olmaya devam etmeniz, kontrgerilla adı verilen o mekanizmanın bir parçası olmayı kabul etmeniz anlamına gelir.

Biz ideolojimizle, ahlakımızla ortadayız;
İddialarını ispatlayamayanları ALÇAKLIKLARIYLA başbaşa bırakıyoruz!

Biz, onlarca yıldır, ne infazlarla ne de psikolojik savaşın zehirli oklarıyla yok edilemeyen bir hareketiz. AKP’nin savcılarının kirli ve zehirli okları da bizim güçlü bünyemize hiçbir zarar veremez.
O şunu dedi, bu bunu dedi... O, şu kanıda olduğunu söyledi, bu şundan duymuş... diye bir iddianame yazıldığı nerede görülmüştür; Örgütümüze ilişkin yazılanlar, kanıtsız, belgesiz, mahalle dedikodusundan öte şeyler değildir.
Bütün tarihimiz ortadadır. Bütün eylemlerimiz ortadadır. Bütün yazılarımız, bildirilerimiz ortadadır. Adımızı karıştırmaya çalıştıkları pisliklerle ilgimizi kanıtlayacak tek bir belge, bilgi yoktur ellerinde. Buradan tüm halkımız önünde iddianameyi hazırlayan savcılara sesleniyoruz:
İDDİASI OLAN İSPATLAMALIDIR. İSPATLAMAYAN ALÇAKTIR.

Sabancı Gibi İşbirlikçi Tekelcileri ve Halk Düşmanlarını
Cezalandırmaya Devam Edeceğiz!

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ
2008.07.28
Bu yazı 2794 kez okundu
Geri Dön