| Adalet Nasıl İşliyor Eylemleri |
![]() DuruÅŸmadan önce saat 10.00'da İstanbul ve Ankara ÇHD üyesi 30 avukat Adalet Bakanlığı önünde açıklama yaptılar. Daha sonra ÇHD Ankara Åžube BaÅŸkanı Rıza Karaman ve ÇHD İstanbul yönetim kurulu üyesi Av Ebru Timtik tarafından Adalet Bakanına iletilmek üzere yazdıkları açık mektubu bakanlığa verdiler. Aynı saatlerde SES Adliye önünde bir açıklama yaptı. SES yaptığı açıklamada, MYK üyeleri olan Meryem Özsögüt'ün Kevser Mırzak ile ilgili yapılan basın açıklamasına bir dinleyici olarak katıldığını, evinin araması sırasında çıkan kitapların ise piyasada bulunan kitaplardan ibaret olduÄŸunu belirterek; "EÄŸer bunlar suçsa düşünen, düşüncelerini ifade eden, okuyan evindeki kütüphanesinde çok kitabı bulunan herkes herhangi bir örgütün mensubu olarak tutuklanabilir. Meryem Özsöğüt ÅŸahsında yapılan bu yargılama göstermiÅŸtir ki; eski DGM'lerin devamı gibi çalışan ağır ceza mahkemeleri, ceza hukukumuza yeni kriterler getirmek istemektedirler. Åžiddete baÅŸvuranla ÅŸiddete baÅŸvurmayanların aynı ÅŸekilde cezalandırılmalarının istenmesi demokrasi anlayışı ile baÄŸdaÅŸmamaktadır. Bu yarğılama toplumsal muhalefetin yargı yolu ile susturulmak istenmesinin de tipik bir göstergesidir. Hiçbir ÅŸiddet eylemine bulaÅŸmamış, sadece ifade ve örgütlenme özgürlüğü hakkını kullanmak isteyen bir sendikacının yasa dışı örgüt üyeliÄŸi ile suçlanması adeta bu kesime bir gözdağı niteliÄŸindedir. Tutuksuz yargılanmak en temel insan haklarından birisidir. Bizler MYK üyemiz Meryem Özsöğüt'ün artık cezalandırmaya dönüşen tutuklamasının kaldırılarak tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz. Bu talebimiz PSI ve ILO aracılığıyla uluslar arası platformlarda destek bulmuÅŸ, Meryem Özsöğüt ile dayanışma için 10.000'den fazla dayanışma ve protesto mektubu PSI tarafından içiÅŸleri Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na iletilmiÅŸtir." dediler. Açıklama baÅŸlattıkları kampanyaya destek verilmesi çaÄŸrısı ile bitirildi. Saat 10.40'da baÅŸlayan duruÅŸmaya 50 avukat müdafi olarak katılırken 80 kiÅŸi ise duruÅŸmayı izlemek için salonda yerlerini aldı. Tutuklu Meryem Özsöğüt, Eray Destegül, Utku Aykar, İbrahim Akın söz alarak tahliyelerini istediler. Ardından Avukat Selçuk KozaÄŸaçlı ve SES avukatı savunmalarını yaptı. KozaÄŸaçlı yaptığı savunmada genel anlamdaki infaz ve hak ihlallerinden bahsederek Gazi Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi BaÅŸkanı Devrim Turan'ın basında "canlı bomba" olarak gösterildiÄŸini dolaysıyla yargısız infazların protesto edilmesinin makul olduÄŸunu belirtti. Av KozaÄŸaçlı konuÅŸmasında: "Anayasamız ile birlikte SözleÅŸmenin (AİHS) koruma altına aldığı haklardan birisi de 10. maddede ifadesini bulan "Düşünceyi açıklama ve haber alma özgürlüğü"dür. Bağımsız ve tarafsız bir mahkemenin koruması altında olan geniÅŸ kapsamlı bir ifade özgürlüğü hakkı garanti altına alınmaksızın, ne özgür bir ülkeden, ne de demokrasiden söz edilebilir. İfade özgürlüğü hem kendi başına bir haktır, hem de AİHS tarafından korunan baÅŸka hakların da bir unsurudur. AİHM, Handyside BirleÅŸik Krallık davasında ÅŸu fikri ileri sürmüştür: "İfade özgürlüğü, demokratik bir toplumun aslî temellerindendir, bu toplumun ilerlemesinin ve bireyin geliÅŸmesinin temel koÅŸullarından birisini oluÅŸturur." Mahkeme bu anayasal güvence altındaki hakkın "kötüye kullanılıp kullanılmadığını" araÅŸtırırken bu önem ve ciddiyete uygun davranmalıdır. ….. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken husus; sınırsız bir teknik, personel ve mali güce sahip kolluÄŸun bir kısmı hakkında neredeyse 8 yıla varan HEDEF tespitine raÄŸmen; arÅŸiv kaydı diye ortaya koyduÄŸu dökümün tek bir örgütsel iliÅŸki, silah, mühimmat, saldırı, iddiası taşımamasıdır. Elindeki tüm imkânlarla yıllardır müvekkilerimi takip eden; hazırladığı fezlekeler yolu ile okullarında disiplin cezaları almalarına, ev sahipleri ile iliÅŸkilerinin bozulmasına, iÅŸten çıkarılmalarına, gözaltına alınmalarına ve baÅŸta toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa aykırılık iddiası ve özellikle kendisine mukavemet iddiaları olmak üzere birden fazla kez adli iÅŸleme konu olmalarına neden olan kolluk; hala ortaya gizli ve silahlı örgütsel bir faaliyet koyabilmiÅŸ deÄŸildir. Madem ki kolluk tarafından konmuÅŸtur ve dosyadan çıkararak sizlerde bir kanaat oluÅŸturmasını engelleyemiyoruz, bu konudaki kanaatinizin neden olumlu olması gerektiÄŸi de söylenmek ve deÄŸerlendirilmek zorundadır." dedi. Av KozaÄŸaçlı konuÅŸmasını müvvekillerinin beraat ve tahliyelerini isteyerek bitirdi. DuruÅŸma bittikten sonra Halk Cephesi bir açıklama yaparak hukuksuzluÄŸu teÅŸhir etti. Yapılan açıklamada; "TÜRKİYEDE ADALET NASIL İŞLİYOR? DUYUN GÖRÜN İZLEYİN OKUYUN Basın açıklamasına katılmak, katledilen bir devrimciyi sahiplenmek, kitap okuyarak ya da interneti kullanarak bilgi edinmek, karikatür sergisi açmak, 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününe, 1 Mayıs ‘a, Newroz' a katılmaktan dolayı onlarca insan bugün hapishanelerde tutuluyor. Yasal bir dergiyi dağıtan Ferhat gerçek kurÅŸunlanarak sakat bırakıldı. KurÅŸunlayanlar teÅŸhis edilmesine raÄŸmen hala yargının önüne çıkarılmadı. 19 Aralıkta diri diri yakanların mahkemesi zaman aşımına uÄŸratılarak katiller korundu. Katliamın tanık ve belgelerle kanıtlanmış olmasının yargı için bir önemi yoktur. Çünkü yakılanlar halkın çocuklarıydı ve bu düzene karşı çıkmışlardı. Düzenin hukukuna yargısına göre katletmek meÅŸru, sömürüye, soyguna, adaletsizliÄŸe karşı çıkmak ‘SUÇ'! Yüzlerce, binlerce katliam davası göstermelik bir ÅŸekilde görülerek halkın vicdanında yaralar açılarak kapatıldı. Hukuk devleti, adil olmakla övünün AKP, hukuku kendi çıkarları doÄŸrultusunda kullanıyor. Aralarındaki çeliÅŸkilerden dolayı Ergenekon Operasyonu ile gözaltına aldıklarına halka karşı iÅŸledikleri suçlarla ilgili tek bir soru sormuÅŸlar mıdır? SORAMAZLAR! Çünkü dün ‘Ergenekoncu' dediklerinin halka karşı kullandıkları yöntemlerinin aynısını AKP'de hayata geçiriyor. Bugün çıkar hesaplarıyla birbirine operasyon yapanlar yarın halk muhalefetini ezmek söz konusu olduÄŸunda aynı cephede yer alacaklardır. Adaletin terazisi haklıdan doÄŸrudan yana deÄŸil, sömürü, soygun düzeninden, emperyalizmin çıkarlarından yana iÅŸliyor. Hukuk, AKP iktidarı eliyle bir komediye dönüştürüldü. YaÅŸadıklarımız, tanık olduklarımız bu ülkede hukukun olmadığını gösteriyor. Polis istediÄŸi insanı gözaltına alıyor, hâkim karşısına çıkartıp tutuklattırıyor. EÄŸer hâkim tutuklamazsa bu sefer hâkimi deÄŸiÅŸtirip yine tutuklattırıyor. Savcılar önlerine gelen belgeleri okuma zahmetine katlanmadan insanların aylarca tutuklu kalmalarını saÄŸlayabiliyor. 10 Aralık 2007 de yapılan bir infazı protesto eden, katledilen devrimcinin cenazesine katılan beÅŸ kiÅŸi halen tutukludur. Demokratik hakları kullanmak yasalarda suç olmadığı halde AKP polisi ve ona yardımcı Yargı tarafından suç haline getiriliyor. 19 Aralık, 2 Temmuz katliamcıları serbest bir ÅŸekilde gezerken bu ülkeye ve haklarına sahip çıkan ilericiler, demokratlar, devrimciler hukuk kuralları yok sayılarak baskı altına alınıyor. HukuksuzluÄŸa, adaletsizliÄŸe karşı susmayacağız. Elimizden alınmak istenen, suç sayılan demokratik haklarımızı kullanmaya, mücadelemizi yükseltmeye devam edeceÄŸiz." denildi. Açıklamaya İstanbul'dan gelen TAYAD'lı ailelerde destek verirken Kesk genel baÅŸkanı Sami Evren, EÄŸitim Sen Genel BaÅŸkanı, Bes yöneticileri, Ses yöneticileri katıldı. Açıkalamada "Demokratik Haklarını Kullananlar Tutuklanıyor, Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor" ve Hukuksuzluk Süryor pankartları açıldı. "Tutuklananlar Serbest Bırakılsın", "Kahrolsun FaÅŸizm YaÅŸasın Mücadelemiz", "Adalet İstiyoruz", "Baskılar bizi Yıldıramaz", "Halkız Haklıyız Kazanacağız" sloganları atıldı. 80 kiÅŸinin katıldığı açıklama 5 Eylül tarihine ertelendi. Açıklamaya Temel Demirer de destek verdi. Adana Temel Haklar: "Adalet İstiyoruz!" Adana Temel Haklar DerneÄŸi Ankara'da basın açıklamasına katıldıkları için tutuklu bulunanların mahkeme günü olan 9 Temmuz'da stand kurarak ve bir basın açıklaması yaparak "Türkiye'de Adalet nasıl iÅŸliyor" diye sordu ve tutukluların serbest bırakılmalarını istedi. Açıklama öncesinde saat 11.00'de kurulan stantta ve yan tarafındaki park duvarına "Mezar Ziyareti Suç mu? Tutuklananlar Serbest Bırakılsın, Gelin Türkiye GerçeÄŸini Görün, AKP İktidarı Demokrasi tanımayan bir İktidardır, Basın Açıklamasına Katılmak Suç mu? 1 Mayıs'a, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe Katılmak Suç mu?" dövizleri asıldı. Halka yaÅŸanan hukuksuzlukların anlatıldığı stant basın açıklamasının yapılacağı saat 12.30'a kadar kurulu kaldı. Yapılacak basın açıklamasına katılım çaÄŸrısının da yapıldığı stantda "Mezar Ziyareti Suç!.. Basın Açıklaması Suç!.. 8 Mart, 1 Mayıs Mitinglerine Katılmak Suç!.. Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor?" baÅŸlıklı 500 bildiri halka dağıtıldı. Saat 12.30'da "Tutuklananlar serbest Bırakılsın, Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek, Halkız Haklıyız Kazanacağız, Baskılar Bizi Yıldıramaz" sloganlarıyla baÅŸlayan basın açıklamasında "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor? Adalet İstiyoruz- Adana Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi" pankart açıldı. Dernek adına açıklamayı okuyan Mehmet Bıldırcın yaÅŸanan hukuksuzlukları anlatarak halk için adalet istediklerini belirtti. Hiçbir baskının Halk için demokrasi mücadelesini engelleyemeyeceÄŸini söyleyen Bıldırcın Anakara'da basın açıklamasına katıldığı için 6 aydır tutuklu bulunanların serbest bırakılmasını istedi. Açıklama sloganlarla sona erdi. ELAZIÄž'DA BASIN AÇIKLAMASI Son dönemde ülke genelinde artarak devam eden keyfi polis saldırıları, gözaltılar ve tutuklamalar Elazığ Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi tarafından 9 Temmuz'da saat 12.45'te Hozat Garajı'nda yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi. "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor- Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi" pankartının açıldığı açıklamada sık sık "Kahrolsun FaÅŸizm YaÅŸasın Mücadelemiz", "Gözaltılar, Tutuklamalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz", "Adalet İstiyoruz" sloganları atıldı ve açıklamada "YozlaÅŸmaya Karşı Olmak Suç Mu?", "1 Mayıs'a Katılmak Suç Mu?" dövizleri taşındı. Açıklamada; "Son aylarda Ankara merkezli olarak baÅŸlayıp ülkemizin çeÅŸitli illerinde süren gözaltı, tutuklama terörü ile karşı karşıyayız. Devrimci-demokratik kurum çalışanları gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Gerekçe ise; pankart asmak, internet sitesine girmek, mezar ziyareti, basın açıklamasına katılmak, derneÄŸe üye olmak, Amerika'ya karşı çıkmak, afiÅŸ asmak, sergi açmak, 8 Mart'a katılmak, 1 Mayısa katılmak, dernek kurmak, panele gitmek, yaÅŸamını yitiren insanların cenazelerine katılmak. En sıradan demokratik haklarımızı kullandığımız için baskılardan baskı beÄŸenilir duruma getirildik. Åžu birkaç örnek bile nasıl bir ülkede yaÅŸadığımızın cevabı olmuÅŸtur. 3 aylık hukuksuzluÄŸun ve adaletsizliÄŸin bilançosu ise; Ankara: 8 Ocak'ta bir devrimcinin cenazesine katıldıkları için 12 kiÅŸi tutuklandı. 27 Mayıs'ta 10 kiÅŸi yasal bir geceye katıldıkları ve pankart astıkları gerekçesiyle gözaltına alındılar ve 6 kiÅŸi tutuklandı. 8 Mart mitingine katıldıkları ve yaÅŸamını yitiren insanların resimlerini taşıdıkları için 9 kiÅŸi tutuklandı. Adana: 22 Ocak'ta ve izleyen günlerde bir devrimcinin katledilmesini protesto ettikleri ve 8 Mart'a katıldıkları için 30 kiÅŸi tutuklandı. Sivas: Basın açılması yapıp bir karikatür sergisi açtıkları için 23 Mayıs'ta 29 kiÅŸi gözaltına alındı 4 kiÅŸi tutuklandı. Amerikan iÅŸbirlikçisi AKP iktidarının ülke genelinde estirdiÄŸi terörden elbette bizlerde payımıza düşeni aldık. AKP polisinin hukuksuzluÄŸuna ve keyfiliÄŸinin bin türlüsüne rastladığımız ilimizde keyfi gerekçelerle etkinliklerimiz yasaklandı, evlerimiz basıldı, Valilikçe onay verilen yasal bir dernek olan kurumumuz onlarca sivil ve çevik kuvvet polisleri tarafından basılıp eÅŸyalarımıza, yayınlarımıza ve kitaplarımıza el konuldu. İşte ülkemizde adaletin nasıl iÅŸlediÄŸinin özetidir bu kısa dönemde yaÅŸananlar. Bir tarafta demokrasi havariliÄŸine soyunan AKP diÄŸer tarafta halkı için mücadele edenlerin başına gelenler. Ülkemizde yargı her zaman halk düşmanlarının hizmetinde oldu, bugün de yargı AKP ve ordunun emrindedir. Söz konusu devrimciler ve halk olunca onlarca yıla varan hapis cezaları veren, diÄŸer yanda soygunculara banka hortumcularına, Erbakanlara, Abdullah Güllere, Fethullah Gülenleri beraat ettiren adalet. 19-22 Aralık 2000 tarihinde bu ülkenin hapishanelerinde katledilen 28 tane insana bile cezalar veren adalet ülkemizde nasıl bir hukuksuzluÄŸun sergilendiÄŸini gösterir. Bir tarafta ülkemizin en büyük hapishaneler katliamında yaÅŸamın yitirenler diÄŸer tarafta katliamcılara açılan davaları zaman aşımına uÄŸratan adalet. Åžemdinli de halkı bombalayan JİTEM' cileri serbest bırakıp devrimci demokrat insanları onlarca ay cezaevi yatıran adalet. Adalet iÅŸte böyle iÅŸliyor ülkemizde. Halka, özgürlüklere düşman bir iktidar olan AKP'nin elbette demokratik haklarını kullanan insanlara tahammülsüzlüğünü anlıyoruz. Her defasında hakkını isteyen halkımızı aÅŸağılayanların adaleti böyle iÅŸliyor ülkemizde. İktidarların hiçbir saldırısı bugüne kadar bizleri hak ve özgürlük mücadelesinden alıkoyamadı, koyamayacak da. On yıllardır süren Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm mücadelemizin kesintisizliÄŸi AKP‘nin tutuklama gözaltı terörüne cevabımızdır." denildi. Çevrede ki halkın yoÄŸun ilgisinin olduÄŸu açıklama basın metninin okunmasının ardından alkışlarla son buldu. TÜRKİYE'DE ADALET NASIL İŞLİYOR? 8 Temmuz 2008 günü Antalya Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi Kışlahan Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Akdeniz Üniversitesi'nde yaÅŸanan saldırının duruÅŸmasıyla birlikte Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor? sorusunu gündeme getiren Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi 4. haftada da aynı soruyu sormaya devam ettiler. Basın açıklamasında "FaÅŸist Saldırılara Karşı Direnmek Suç Mu? Tutuklu Öğrenciler Serbest Bırakılsın!" pankartı açılırken "Üniversitelerde FaÅŸist Saldırılara Son, EÄŸitim Hakkı Engellenemez, Saldırıya UÄŸrayan Öğrenciler DeÄŸil Saldırganlar Tutuklansın, FaÅŸistler Dışarıda Öğrenciler İçerde Adalet Nerede?, Adalet İstiyoruz" dövizlerini taşıdılar. Basına açıklamayı dernek baÅŸkanı Züleyha KURT yaptı. KURT açıklamasında; "BilindiÄŸi üzere yaklaşık dört haftadır saat 18.30'da Kışlahan Meydanı'nda "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor?" diye soruyoruz. Çünkü üç ay önce Antalya'da Akdeniz Üniversite'nde ciddi bir saldırı yaÅŸanmış saldırının ardından Akdeniz Üniversite'si öğrencileri gözaltına alınmış ve tutuklanmışlardır. 6-10 Nisan tarihleri arasında yaÅŸanan olayların ardından saldırının üzerine sünger çekilerek hiçbir ÅŸey yaÅŸanmamış gibi davranılmaktadır. Saldırıya uÄŸrayan Akdeniz Üniversite'si öğrencileri olmasına raÄŸmen saldırgan ülkücülerle birlikte onlarda gözaltına alınmış ve tutuklanmışlardır. Suç ne suçlu kim? Birbirine karıştırılmak istenmektedir. YaÅŸanan olaylar açıktır. Ülkücüler ellerinde silahlarla okula girmiÅŸ öğrencilerin üzerine ateÅŸ açarak saldırmışlardır. Buna raÄŸmen öğrencilerin tutuklanması baÅŸlı başına bir adaletsizlik örneÄŸidir. Ve 4 Temmuz 2008 günü görülen duruÅŸmada ülkücülerden dört öğrencilerden de üç kiÅŸinin tutuklamasına karar veren adalet sözde bir "eÅŸitlik" yaratmaya çalışmaktadır. Oysa bu adalet deÄŸil suç iÅŸleyen ülkücülere destek vermek sahiplenmektir. Bu gün Antalya L Tipi hapishanesinde tutuklu bulunan öğrenciler savunma haklarını kullandıkları için hapishanededirler. Bu yaÅŸananlar sadece Antalya'ya özgü geliÅŸmeler deÄŸildir. Ülkemizde özellikle 2007 yılının Aralık ayından bu yana halkın deÄŸiÅŸik kesimlerinden insanların yaÅŸadığı adaletsizlik örnekleri her geçen gün artıyor. Adli kolluk, savcılar, tutuklama incelemesi yargıçları, dava yargıçları ve mahkemeler adeta merkezi bir karar almışçasına temel hak ve özgürlükleri daraltan ve temel hak ve özgürlükleri hiçe saymaktadırlar. Halbuki meÅŸru müdafaa hakkı anayasal bir haktır. Halkın temel hak ve özgürlükleri hiçe sayılarak anayasal haklar ihlal edilmekte ve bunu hesabını hiç kimse soramamaktadır. İtiraz edildiÄŸinde ise tıpkı Akdeniz Üniversitesi'nde öğrencilerin yaÅŸadığı gibi saldırıya uÄŸrayarak tutuklanmaktadır. Basın açıklamalarına katılmak suç kabul edilerek gözaltı ve tutuklamalar yaÅŸanmaktadır. Yapılan toplantılar, anmalar, etkinlikleri, protesto gösterileri, sendika ve meslek odası çalışmaları , öğrenci toplantıları soruÅŸturmalarla sonuçlanmakta, tutuklamalar yapılmakta, hukuk ayaklar altına alınarak TERÖR SUÇU kapsamında deÄŸerlendirilmektedir. Sadece 2008 yılında yaÅŸanan gözaltı ve tutuklamalar bunun en bariz örnekleridir; 8 Ocak 2008'de Ankara'da bir devrimcinin cenazesine katıldıkları için 14 kiÅŸi gözaltına alınmış 12 kiÅŸi tutuklanmıştır. 22 Ocak 2008'de Adana'da bir devrimcinin katledilmesini protesto ettikleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne katıldıkları, anma yaptıkları gerekçesiyle 30 kiÅŸi tutuklanmıştır. Halen bu davadan 13 kiÅŸinin tutukluluÄŸu devam etmektedir. 28 Mart'ta yine Ankara'da 8 Mart mitingi,ne katıldıkları ve halkı için mücadele ederken hayatını kaybeden kadın devrimcilerin resimlerini taşıdıkları için 17 kiÅŸi gözaltına alınmış 9 kiÅŸi tutuklanmıştır. 6 Nisan'da Akdeniz üniversitesine giren ülkücüler ateÅŸli silahlarla öğürencilere saldırmış, öğrenciler meÅŸru müdafaa haklarını kullandıkları için 3o yakın öğrenci gözaltına alınmış 13'ü tutuklanmıştır. 3'ünün tutukluluÄŸu halen devam etmektedir. 23 Mayıs'ta Sivas'ta basın açıklaması yapıp bir karikatür sergisi açtıkları için 29 kiÅŸi gözaltına alınmış 4 kiÅŸi tutuklanmıştır. 27 Mayıs'ta Ankara'da yasal bir geceye katıldıkları ve pankart astıkları gerekçesiyle 10 kiÅŸi tutuklanmıştır. 6 kiÅŸinin tutukluluÄŸu ise halen devam etmektedir.. Ülkemizde Adaletin temsilcisi olduÄŸunu iddia eden kurumlar halktan ve gerçek adaletten yana tavır almadıkları sürece hukuksuzluk ve adaletsizlik devam edecektir. Gerçek adalet halk için adalettir. Halkın haklarını sınırlayan bu uygulamalardan vazgeçilmeli mazlumlar deÄŸil saldırganlar yargılanmalıdır" dedi. Basın açıklaması esnasında "Tutuklu Öğrenciler Serbest Bırakılsın!, Baskılar Bizi Yıldıramaz!, Kahrolsun FaÅŸizm YaÅŸasın Mücadelemiz!, Adalet İstiyoruz!, YaÅŸasın Halkın Adaleti!, Halkız Haklıyız Kazanacağız sloganları atıldı. Saat 19.00'da biten basın açıklamasının ardından 500 bildiri halka ulaÅŸtırıldı. Bildiri dağıtımı esnasında MuratpaÅŸa belediyesi zabıtaları bildiri dağıtımını engellemeye çalıştı. Bildiri dağıtımı için belediyeden izin almak gerektiÄŸini dayatan zabıtalara bunun için izin gerekmediÄŸi anlatıldı. Ancak yaÅŸanan tartışmada zabıtaların rüşvet istediÄŸi anlaşıldı. Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸinin halkın haklarını savunduÄŸu ve haklarını bildiklerini anlatmaları üzerine zabıtalar geri çekildi. YaÅŸanan olay Türkiye'de nasıl bir adaletin iÅŸlediÄŸini bir kez daha gözler önüne serdi! TÜRKİYE'DE ADALET BÖYLE İŞLİYOR! 8 Temmuz 2008 tarihinde Bursa Heykel'de Türkiye'de "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor?" konulu basın açıklaması yapıldı. Serkan Åženol'un okuduÄŸu basın açıklamasında Bursa'da yaÅŸanan hukuksuzluklara da deÄŸinildi. Açıklamada şöyle denildi; "TÜRKİYE'DE ADALET NASIL İŞLİYOR ? Son günlerde medyada en çok karşılaşılan ve gündemi iÅŸgal eden haber ÅŸu; Åžu demokratik kurum, ÅŸu yasal parti veya ÅŸu sendika basılarak içlerindeki insanların terör örgütü üyesi olduÄŸu iddiasıyla gözaltına alınarak uygulanan ÅŸiddet dalgasıdır.Bu öyle bir dalga ki sokakta sıradan insanlardan, geçmiÅŸte ülkeyi birlikte yönettiÄŸi kiÅŸilere kadar yaygınlaÅŸtırılıp kitlelere gözdağı verilmeye çalışılmaktadır.DiÄŸer yanıyla kendi aralarındaki iktidar mücadelesinin bitmez kavgalarını sürdürüp bunu halka mal etmeye çalışmaktadırlar.Oysa ki asıl amaçları 12 Eylül faÅŸizminin bir zamanlar uyguladığı herkesin kapısına deÄŸil, herkesin kafasına bir polis dikme mantığıdır.Bu ÅŸiddet uygulamasına verilebilecek onlarca örnek vardır;- Yasal Yayın -Yasal Dernek -Açık Hava Toplantısı -İnfaz Protestosu -Amerikan Emperyalizmine karşı mücadele ….suçlarını iÅŸledikleri gerekçesiyle onlarca insan örgüt üyeliÄŸi suçuyla hapishanelerde tutulmaktadır.Karşımızda yeni tipte bir örgüt üyeliÄŸi suçu vardır.Bugün ülkemizde yargıda yeni bir süreç baÅŸlatılmıştır.Ve bu süreç meÅŸrulaÅŸtırılmaya çalışılmaktadır. "Adli kolluk, savcılar, tutuklama incelemesi yargıçları, dava yargıçları ve mahkemelerin adeta merkezi bir karar almışçasına anayasal güvence altındaki temel hak ve özgürlükleri daraltıcı ve yerleÅŸik uygulamadan ayrılan yargısal pratikler sergilemeye baÅŸladığı görülmektedir." Özellikle Ankara'da yaÅŸananlar dikkat çekicidir; Basın açıklamaları, olaysız açık hava toplantıları, anmalar, kapalı salon etkinlikleri, protesto gösterileri, sendika ve meslek odası çalışmaları, öğrenci toplantıları gibi en demokratik hakların kullanıldığı etkinlik ve eylemleri terör suçu kapsamında deÄŸerlendirilerek gözaltılar, on yıllara varan hapis cezalarıyla yargılama talebiyle engellenmek istenmektedir. Ülkemizdeki adalet anlayışındaki çarpıklığın bir örneÄŸini de Bursa'da yaşıyoruz;UludaÄŸ Üniversitesi'nde faÅŸistlerin saldırısına karşı koyan devrimci-demokrat öğrenciler hakkında dava açıldı. 31 Temmuz 2008 tarihinde Bursa'da baÅŸlıyacak bu davada yargılanan 120 öğrenci hakkında istenen hapis cezası toplam 900 yıldan fazla. Yani kiÅŸi başına düşen miktar yaklaşık 25 yıl.FaÅŸizme karşı kendini savunmanın bedeli Türkiye'de 25 yıl gibi traji komik bir rakamdır.Oysa saldıranlardan bir teki bile ne tutuklandı bugüne kadar, ne de gözaltına alındı. İşte Türkiye'de Adalet Sistemi böyle iÅŸliyor. Bu uygulamaların tümünün ortak noktası ÅŸudur; Gözaltılar, tutuklamalar, onlarca, bazen yüzlerce yıla varan hapis cezaları iktidarın kendi yasalarıyla dahi çeliÅŸmektedir.Kısaca bugün ülkemizde cunta veya olaÄŸanüstü hal uygulamaları yasal olmasa da fiili olarak uygulanmaktadır. Ama bu uygulamaların hiçbiri halkın bu bugüne kadar özlemleri ve talepleri doÄŸrultusunda verdiÄŸi ekonomik-demokratik mücadelesini engelleyemedi, engelleyemeyecek. Biz diyoruz ki;Haklar ve Özgürlükler Mücadelesi bedeli ne olursa olsun devam edecek.Çünkü bu mücadele halkın mücadelesidir.Bu mücadeleyi verenler emperyalizmin zulmüne, iÅŸgaline karşıdır.Bu mücadeleyi verenler bağımsızlık ve demokrasiden yanadır.Anadolu halkları yüzyıllardır haksızlığa, zulme karşı mücadele etmiÅŸtir.Bu mücadelenin bir ayağında da hep adalet özlemi olmuÅŸtur.Adaletin olmadığı yerde bu mücadele kaçınılmazdır. Bugün mücadelemiz ADALET içindir. -ADALET İSTİYORUZ ! -TUTUKLANANLAR SERBEST BİRAKILSIN ! -KEYFİ TUTUKLAMALARA SON! HALK CEPHESİ" 15 kiÅŸinin katıldığı basın açıklamasında "Tutuklananlar Serbest Bırakılsın, Adalet İstiyoruz!" sloganlarının atılmasının arkasından polis basın açıklamasına katılanlara kimlik sorarak tehdit etti. Basın açıklamasından ayrılan bir grubu iki sivil polis Kızılay Kan Merkezinin önünde çevirdi. Kimlik kontrolü yapan polis kendilerine bu kontrolün anlamsız olduÄŸunu söyleyenleri "Sizinle zaten görüşeceÄŸiz" diyerek tehdit etti. İşte Türkiye'de Adaletin nasıl iÅŸlediÄŸinin kanıtı… Haksız tutuklamalar için, Adalet talebi için basın açıklaması yapılıyor. Adalet talebi en demokratik ÅŸekilde dile getiriliyor. Bu talebi dile getirmek de suç. Basın açıklaması yasalara göre demokratik bir hak. "Herkes önceden haber vermeksizin düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahiptir" yasalara göre. Ancak Türkiye'de bu hakkın kullanımı ifade edilen düşünceye göre deÄŸiÅŸiyor. Bu düşünce AKP iktidarını eleÅŸtiriyorsa yasal deÄŸildir, suçtur. Baskılar, tehditler adalet talebimizi engelleyemeyecek. TÜRKİYE'DE ADALET NASIL İŞLİYOR? Hatay Temel Haklar Ve Özgürlükler DerneÄŸi baÅŸlattığı "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor" isimli kampanyayı duyurmak ve son zamanlarda yaÅŸanan hukuksuz tutuklamaları protesto etmek amaçlı basın açıklaması düzenledi. Yaklaşık 15 kiÅŸinin katıldığı açıklamada "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor" pankartı ve bu içerikte dövizler taşındı. Açıklamaya SES ve EÄŸitim-Sen destek verdi. Antakya Ulus Meydanı'nda 7 Temmuz günü saat 12.30'da düzenlenen açıklamayı dernek üyesi Enis Aras okudu. Aras; - Yasal yayın bulundurmak - Yasal derneÄŸe üye olmak - Olaysız bir açık hava toplantısına katılmak - Yargısız infaz protestosuna katılmak - Amerikan emperyalizmine karşı olmak… Gibi faaliyetlerin yasalara aykırı olmamasına raÄŸmen suç sayıldığını belirterek, anayasal güvence altındaki temel hak ve özgürlüklerin daraltıldığını belirtti. Kullanılan yasal ve demokratik hakların kovuÅŸturma konusu yapılarak terör suçu kapsamında deÄŸerlendirilmeye çalışıldığını belirtti. Şöyle devam etti; Bu uygulamalar öncellikle Ankara'da yoÄŸunlaÅŸtı. Ardından İstanbul, Adana ve Sivas'ta devrimci- demokrat, muhalif herkesin karşısına bu kapsamda dava dosyaları çıkmaya baÅŸladı. Ve son altı ayda açılan 10 davada 100'e yakın insan tutuklandı, gözaltına alındı ya da kovuÅŸturmaya uÄŸradığını söyledi. ÜLKEMİZDE ADALET YOKTUR Aras; TESEV'in araÅŸtırmasına istinaden adaletin olmadığının ispatlandığını şöyle belirtti; Adaletin olmadığını Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) tarafından 2007 yılında yapılan araÅŸtırma çok somut olarak gösteriyor. AraÅŸtırma kapsamında hâkim ve savcılarla mülakatlar yapılmış, bu mülakatlar sonunda ÅŸu çarpıcı sonuca ulaşılmıştır: "devletin bekasını tehlikede gören hâkim/savcı adaletten ayrılabilir." Tutuklananların birisi de SES yönetim kurulu üyesi Meryem Özsöğüt'ün olduÄŸunu söyleyerek 9 Temmuz'da yapılacak duruÅŸmada Özsöğüt'ün ve aynı gerekçe ile tutuklananların serbest bırakılmasını istediklerini belirtti. Aras; Temel hak ve özgürlükler ile adalet için mücadeleye devam edeceklerini söyleyerek açıklamasını bitirdi. "Adalet Talebimizden VazgeçmeyeceÄŸiz" Son süreçte artan polis saldırılarını, keyfi gözaltı ve tutuklamaları protesto eden İskenderun Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi, 7 Temmuz Pazartesi günü, Boyacılar Parkı'nda "Türkiye'de Adalet Nasıl iÅŸliyor?" baÅŸlığını taşıyan bir basın açıklaması yaptı. Saat 15.30'da, "Halkız Haklıyız Kazanacağız", "Tutuklananlar Serbest Bırakılsın", "Baskılar Bizi Yıldıramaz", "Adalet İstiyoruz" sloganlarıyla baÅŸlayan açıklamayı Dernek baÅŸkanı Seval Aracı okudu. Aracı "eÄŸer muhalifseniz, yarın evinizin basılması, gözaltına alınmanız, "terörist" damgası yiyerek örgüt üyeliÄŸinden tutuklanmanız mümkündür. Bu mücadele sadece gözaltına alınıp tutuklananların deÄŸil, "ben insanların hak ve özgürlükleri için örgütlenip mücadele etmelerini savunuyorum" diyen herkesin mücadelesidir. Dayanışma ve birliktelik, var olan saldırı dalgasını boÅŸa çıkarmak için zorunludur" dedi. Geride bıraktığımız 6 aydaki gözaltı ve tutuklamaların deÄŸerlendirmesini yaptı. Açıklama, "Mezar anması yapmak suç deÄŸildir. Mahir'leri anmak suç deÄŸildir. Amerika'ya karşı gelmek suç deÄŸildir. Bütün bu saldırılara karşı adalet talebimizden vazgeçmeyeceÄŸiz" sözleriyle sona erdi. AKP: BENDEN OLMAYAN HERKES TERÖRİST TAYAD'lı Aileler Türkiye de adeletin nasıl iÅŸlediÄŸini 6 Temmuz günü saat 13.30 da Taksim Tramvay durağında bir basın açıklaması yaparak gösterdi. Türkiye'de Adalet, 1 Mayıs'a, pikniÄŸe, 8 Mart'a, derneÄŸe giden, afiÅŸ asan, bildiri dağıtan insanları hapislerde nedensiz yere yatırmaktan geçiyor. Türkiye'de tutuklanmak için bunları bile yapmaya gerek yok muhalif olsanız yine de yeter. TAYAD'lı Aileler de Türkiye'de bu ÅŸekilde iÅŸleyen adaleti kamuoyuna açıkladı. Eylemde "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor Adalet İstiyoruz, İşte Adalet Savcı Kendi Yazdığı İddianameye Örgüt Belgesi Diye Dava Açıyor" pankartlarını açtılar. Çok sayıda "Mahirleri Anmak Suç DeÄŸildir, İnfazları Protesto Etmek Suç DeÄŸildir, Mezar Anması Yapmak Suç deÄŸildir, Hak Ve Özgürlük Mücadelemiz Engellenemez" dövizleri taşındı. 165 kiÅŸinin katıldığı eylemde TAYAD BaÅŸkanı Mehmet Güvel bir açıklama yaparak ÅŸunlara dikkat çekti: "AKP kendisinden olmayan herkesi ve tüm kurumları terörist terör yuvaları ilan edip tamamen yok etmek için pervasızca saldırıyor. EÄŸer muhalifseniz yarın evinizin basılması süpriz olmayacaktır. Hatta katıldığınız demokratik bir eylemden dolayı gözaltına alınıp terörist damgası yiyerek örgüt üyeliÄŸinden tutuklanabilirsiniz. Basın dahil olmak üzere duyarlı demokrat, ilerici hekresin bu saldırılara karşı söyleyeceÄŸi bir sözü olmalı, susmamalı karşı çıkmalıdır. Ve haksız, hukuksuz tutuklamalara son verilmelidir" dedi. Eylemde "Adalet İstiyoruz, Hukuksuz Tutuklananlar Serbest Bırakılsın, Baskılara Gözaltılara Tutuklamalara Son" sloganları atıldı. BU ÜLKEDE DEMOKRASİ VAR MI? AKP İKTİDARI DEMOKRAT OLABİLİR Mİ? Aylardır AKP iktidarının polisinin Demokratik Kurumlara ve bu kurumlarda çalışan insanlarına yönelik saldırıları bir kez daha İzmir'de basın açıklaması yapılarak ve bildiri dağıtılarak teÅŸhir edildi. 6 Temmuz 2008 Pazar günü Bornova Metro durağında Ege Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi adına yapılan açıklama da, "AKP iktidara geldiÄŸinden bu yana sık sık demokrasiden, ifade özgürlüğünden bahseder. Åžunu biliyoruz ki, demokrasi ve her türlü özgürlüğü sadece kendisi için ister. Söz konusu devrimciler ise bir gecede hak, hukuk ve özgürlükler rafa kaldırılır. Demokratik kurum çalışanlarının evlerinin terörle mücadele ekipleri tarafından silahlarla basılması olaÄŸan karşılanır…. AKP kendisinden olmayan herkesi ve tüm kurumları "terörist" "terör yuvaları" ilan edip tamamen yok etmek için pervasızca saldırıyor. EÄŸer muhalifseniz yarın evinizin basılması sürpriz olmayacaktır. Hatta katıldığınız demokratik bir eylemden dolayı gözaltına alınıp terörist damgası yiyerek örgüt üyeliÄŸinden tutuklanabilirsiniz. Bunun için bir kurum çalışanı olmanız gerekmez, muhalif kimliÄŸiniz yeterlidir. Dolaysıyla hiç kimse bu saldırıları kendi dışında görmemelidir." Denildi. Basın açıklamasını Ege Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi adına Zeliha Koyupınar okudu. Temel halklar Mücadelemiz Baskılarla Engellenemez!" "Baskılar, Bizi Yıldıramaz" "Halkız Haklıyız Kazanacağız" sloganlarının atıldığı basın açıklamasının ardından bildiri dağıtımına geçildi. Metro önünde, otobüs duraklarında, Küçük Park ve Ege Üniversitesi Hastanesi önünde yapılan bildiri dağıtımında açıklamaya 10 kiÅŸi katılırken toplam 600 bildiri dağıtıldı. Trabzon'da Panel Trabzon Temel Haklar ve Özgürlükler DerneÄŸi'nin düzenlediÄŸi "Türkiye'de Adalet Nasıl İşliyor?" konulu panel, 5 Temmuz Cumartesi günü İHD Trabzon Åžubesi'nde yapıldı. Saat 14,00'da baÅŸlayan panele SES Trabzon Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet GÜVEN, TAYAD'lı Ahmet KULAKSIZ ve Trabzon Temel Haklar adına Nurgül ACAR katıldı. İlk olarak sözü alan Mehmet GÜVEN, SES MYK Üyesi Meryem Özsöğüt'ün verdiÄŸi haklı mücadele sonucunda böyle bir uygulamaya maruz kaldığını, adı adresi belli, yıllardır tanınan bir insan olduÄŸu halde sabahın 6'sında, evleri basılıp talan edilerek gözaltına alınmasını, ardından tutuklanmasını ve aylardır hapishanede tutulmasını eleÅŸtirdiÄŸini belirtti. Bu baskıların sendikal mücadele üzerinde ilk olmadığını son da olmayacağını anlatan GÜVEN, sendikaların kurulma ve hayatta tutulabilme sürecinde yaÅŸadıkları hukuksuzluklardan bahsederek, "Ancak örgütlülüklerimizi koruyabilirsek ayakta kalabiliriz ve bu arkadaÅŸlarımıza sahip çıkabiliriz" diyerek konuÅŸmasını bitirdi. Ardından sözü iki kızını (Zehra – Canan KULAKSIZ) bu mücadelede ÅŸehit veren bir baba, aynı zamanda bir tutsak yakını olan Ahmet KULAKSIZ aldı. Daha çok F Tipi hapishaneler sürecinde yaÅŸadıkları zorlukları, hapishanelerde yaÅŸanan tecrit koÅŸullarını ve buna karşı verilen mücadelenin adalet mücadelesinden çok da ayrı düşünülemeyeceÄŸini anlatan Ahmet KULAKSIZ "Kusura bakmayın sürekli hapishanelerden bahsediyorum ama hapishaneler verdiÄŸimiz demokratik mücadelenin aynı zamanda bir ayağıdır. Kaldı ki iki kızını hapishane koÅŸullarının düzeltilebilmesi mücadelesinde ÅŸehit vermiÅŸ bir insanım. Aynı zamanda 14 yıldır tutuklu bulunan kardeÅŸimi iki haftada bir görüyorum, hapishanelerden bahsediyor olmamı normal karşılayın. Artık hayatımın bir parçası oldu. Oralarda kalan insanların da en büyük sorunu adaletin doÄŸru uygulanması. 1,5 yıldır çıkmış bir yasa var ve uygulanmıyor. Adalet bakanlığı gözlerini, kulaklarını tıkamış, cevap vermiyor" diye konuÅŸtu. Söz tekrar kızlarına geldiÄŸinde ise daha iki gün önce kızlarının mezarını düzenlerken polisin tacizlerine maruz kaldıklarını belirten KULAKSIZ "Hiç kimse bana kızlarımın mezarından o yazıyı sildiremez, hiçbir güç kızlarımın mezarlarını ziyaret etmek isteyen arkadaÅŸlarımızı engelleyemez, bu ister yasalarda olsun ister olmasın ben böyle düşünüyorum" diyerek konuÅŸmasını bitirdi. Daha sonra Trabzon Temel Haklar Üyesi Nurgül ACAR hak ve özgürlük mücadelesinde karşılaÅŸtıkları zorluklar ve bunların yargı ayağında yaÅŸanan hukuksuzluklardan bahsetti. Ahmet KULAKSIZ'ın konuÅŸmasının içinde sendikalara karşı yaptığı eleÅŸtirilerin bir sendika üyesi tarafından kabul edilmemesinin aslında kendi içimizde ve toplumda var olan bir tecrit olduÄŸunun göstergesi olduÄŸunu belirten ACAR, "Trabzon'da kısa sürede yaptığımız duyurular sonucunda her ÅŸeyin bilincinde olduÄŸunu sanan, kendine demokratım diyen kiÅŸiler, kurumlar bu tutuklamalara tepkisiz kalabildi, adeta tecrit etti ve bu kadar insan aslında bu yüzden aylardır içerde tutuluyor. Hapishanelerde verilen ortak tepkilerle, kâğıttan yaptıkları toplarla, 8 yıldır direnerek tecriti kırdılar ama biz henüz kendi tecritimizi kıramamışız anlaşıldığı kadarıyla." diyerek eleÅŸtiriyi yanıtlayan ve ancak etrafımızdaki bu çemberi kırdığımızda bir araya gelerek saldırıları püskürtebiliriz diye belirten ACAR konuÅŸmasını Trabzon'da yaÅŸanan linç giriÅŸiminden bu yana yaÅŸanan hukuksuzluklar ve son yaÅŸanan tutuklamaları anlatarak bitirdi. 25 kiÅŸinin izlediÄŸi panelde katılımcılardan da görüşlerini bildirenler oldu. |
2008.07.14 |
Bu yazı 2636 kez okundu |